15 Ağustos 2010 Pazar

Günlük Yaşamda Kendimize Değer Vermek

Sevgili Okurlar… Geçen yazıda “kendimize değer vermek” konusuna bir giriş yapmış, üstelik bu olguyu Türk ekonomisi ile de bağdaştırarak yazmıştık. Geçen yazıda söz verdiğim gibi kendimize değer vermenin günlük yaşamdaki örnekleri üzerine durmak istiyorum bu sefer.
Öncelikle birey olarak kendimize karşı sorumluluklarımız olduğunu kabul etmeliyiz. Genelde yaşamda eşimize, dostumuza, çocuklarımıza ve işyerindeki yöneticimize karşı sorumluluklarımızın peşinden koşmaktayız günlük olarak… Ancak iş kendimize karşı yapmamız gerekenlere geldiğinde mutlaka bir takım duraksamalar, daha sonralar ve bahaneler başlıyor. Bu bahaneler özellikle spor, diyet, hobi, kitap okumak, kendini geliştirmek için kursa katılmak … vs. söz konusu olduğunda otomatik olarak devreye giriyorlar. Ancak kendimize değer vermek söz konusu olduğunda aslında sırasıyla Beden-Zihin-Ruh’umuz için özel olarak yapmamız gereken şeyleri konuşmamız gerekiyor. Peki nedir bu şeyler?

Sırasıyla örnekler vermeye çalışacağım. Önce bedenden başlayalım: Beden, bize armağan edilmiş, son derece üstün donanıma sahip bir araçtır. Bu donanım öyledir ki, son derece uzun ve sağlıklı yaşamaya programlanmıştır. Ancak biz bu bedeni, düzensiz ve sağlıksız beslenerek, spor yapmayarak, çok uzun saatler çalışarak, dengesiz bir şekilde oturarak,… vs. nedenlerle olumsuzluğa iteriz. Ancak beden, çok uzun zaman dayanma kapasitesine sahip olduğundan aslında mutlaka kendini tamir etme mekanizmalarını devreye sokar. Çok uzun dönemli bir ihmal olduğunda beden bir takım olumsuz sinyaller verir. Bu sinyaller: Aşırı kilo, tansiyon, boyun ya da bel ağrıları, sürekli yorgun hissetme… vb. olabilir. Daha da sonraları, işin içine zihinsel ve ruhsal problemler girdiğinde beden şeker, kalp rahatsızlıkları, fıtık, kanser… gibi sorunlar da çıkarabilir. Önemli olan, ihmal etmenin ve uzun süren farkındalık yoksunluğunun sonuçlarını bilememektir. Bu durumda fark etmek için ne yapmamız gerekir?

Öncelikle sağlıklı bir beden için günlük olarak yapmanızın faydalı olacağı aktiviteleri sıralamak istiyorum:

Yediklerimize dikkat etmek (Aşırı yağlı, içinde toksin barındıran yiyeceklerden uzak durmak, mümkünse bitki çayları ve sebze-meyve türü besinleri daha fazla tüketmek)


Az yemek yemek (Evet doğru, az yemek sizi ruhsallığınızla daha fazla bağlantıda tutacaktır. Yemek yemek çoğunlukla kendimizi unutmamıza yarar, kendimizi unuturken aynı zamanda hayat amaçlarımızı ve yapmak istediklerimizi de unutuveririz, ruhsal bir varlık olarak yaşamda niçin yer aldığımızı göz ardı ederiz).


Düzenli spor yapmak (Spor, adrenalini arttırdığı gibi, bir de bizi An’da tutar. Spor yaptıkça kendinizi yalnızca zinde hissetmez aynı zamanda hızlı ve olumsuz düşünce akışınızdan da kurtarırsınız (düşünce akışı konusunu bir sonraki yazıda daha fazla açıklayacağım)


Düzenli bir çalışma temposunu sürdürmek, aşırı çalışmamak (İşten sonra hiç duraksamadan çalışmaya devam etmek, hafta sonlarını ağırlıklı olarak çalışmayla geçirmek bizi sürekli zihin merkezli bir yaşama sürüklediği gibi aynı zamanda birçok bedensel rahatsızlığa da sebep olur)

Bedenimizin ne hissettiğine önem vermek (Bu da yine daha sonra açıklayacağım zihinle bağdaşık bir konu ama örnek vermek gerekirse bedenimiz de zaman zaman bir takım olumsuz sinyaller verir, örneğin fazla yediğimizde duyduğumuz bedensel rahatsızlık bize bir işarettir. Yediğimiz şey lezzetli de olsa onu yemeyi sürdürürsek midemiz ve diğer organlarımız zarar görmektedir. Ya da bazen fazla çalıştığımızda veya hoşlanmadığımız bir durumla karşılaştığımızda başımız ağrır-bu da bedensel sinyallerdendir. Bunlarla ilgili ne yapacağımız bir yana, önce bunlara hassas olmayı öğrenelim).


Sevgili okurlar, bedenimiz bize verilen en güzel armağan olduğu kadar sinyallerine dikkat etmez isek son derece olumsuz sonuçları da beraberinde getirebilen yaşamsal bir yanımızdır. Bu parçamızı diğerlerinde olduğu gibi ihmal etmemeli ve her gün ona özenli davranmalıyız.


Farkındalık ve Sevgiyle…